11 Ocak 2010 Pazartesi

parçaları karıştırın


"Evet, atasözlerini, deyimleri bazen severim. Bunda statükoya prim vermem kadar, taşıdıkları hikayeleri tahmin etmenin çekiciliğinin de etkisi vardır (mesela deliye her gün bayram, deyişin kendisinden çok, söyleyenin ve söylenenin halet-i ruhiyesini düşünerek sevdiğim bir sözdür; iki taraf için de hem ironik hem melankolik, bir yandan çok çaresiz, bir yandan da ümidin yitirilmediği, söyleyenin de deli olduğunu düşündürebilen muhteşem bir söz). Körün değneğini bellediği gibi bazı şarkıları ve müzisyenleri beller, onların dışına kati suretle çıkamam. Aslında bu travmatik durumun sebeplerini biliyor sayılırım. Çocukluğum ve ilk gençliğim dönüp dolaşıp; ilkokula yeni başladığım sıralarda eve alınan Arçelik müzik setinin peşinde gelen üç cd'yi, Nilüfer, Ferdi Özbeğen ve Muazzez Abacı'yı; takip eden senelerde ise babamın 12. yaş günümde aldığı Nirvana'nın Mtv Unplugged in New York ve Guns'n Roses'ın Use Your Illusion'ini dinleyerek geçti. Yine de bütün bu münferit olaylar içinde, bir de Van'dan Edremit'e memleketin dört bir yanında yüzlerce çocuğun Arçelik hediyesi Nilüfer şarkıları ile büyüdüğünü varsayarsak, bana kalırsa psikolojimi derinden etkileyeni internetle yeni tanıştığımda, mp3'ün varlığını keşfedince vuku buldu. İndirdiğim ilk mp3 Sting'in Shape of My Heart'ı idi. İlk kez Leon'u izlerken duyduğum bu şarkıyı indirmem o zamanki internet hızıyla 2 buçuk gün sürmüştü. Uzunca bir süre başka şarkı indiremediğimden, Shape of My Heart'ı sabahtan akşama ve bazen akşamdan sabaha kadar, Sting'in şarkı esnasında nefes alıp verdiği dakikaları ezberleyecek kadar çok dinlerdim. Bugün içinde bulunduğum durumu, en çok ilk gençliğimde yaşadığım bu olaya bağlıyorum. Yeniyle sorunlu bir ilişkim olduğu yazının girişinden de anlaşılıyor ama yine de binlerce şarkılık playlistlerde aylarca bir kaç şarkıya takılıyor olmak bazen canımı sıkıyor. O zaman shuffle'a basıyorum. Teknolojiyle aramı iyi tutmaya çalışmamın nadir sebeplerinden biri. İnsanı karar vermek zorunda bırakmayan, üstelik Fairuz Derin Bulut'un arkasından Handel çalarak, o sıkıcı playliste meydan okuyan parçaları karıştırın tuşunu Dostoyevski'nin deyimiyle "dehşetle seviyorum". Bazıları der ki "hayatta da bir undo komutu olsa", benim şu hayatta temennim de bir "parçaları karıştır" tuşu. "

Hiç yorum yok: