17 Kasım 2007 Cumartesi
evlerinin önü boyalı direk
Bir türkücünün sahneye çıktığında hissettiği duygu ile apartmanın cephesini temizlemek için kurdukları boyalı direklere çıkan işçilerin hissettikleri duygu birbirine benziyor mu acaba? Ben de çizim yaparken şarkı söylüyorum ama o iskelenin üzerinde olsam sokaktan geçen dinleyici kitlemi de göz önünde bulundurarak daha bir şevkle şakıyacağıma eminim. İnsan kaynakçıları, çalışırken şarkı söylemenin, ıslık çalmanın insanın motivasyonunu ne kadar arttırdığını bir keşfetseler, anında şirketlerde bu konuda uygulamalara başlarlar. "Çalışanlarımız için geliştirdiğimiz ağıza takılan bu fil hortumu şeklindeki özel aparat sayesinde hem çalışırken ıslık çalınıp şarkı söylenebiliyor hem de çıkan ses perdelenerek diğer çalışanların birbirini rahatsız etmesi engelleniyor ve böylece şirket içi motivasyon en yüksek düzeyde sağlanıyor."
12 Kasım 2007 Pazartesi
İnsan, aynı odada bir yıl boyunca dışarı çıkmadan kalmak zorunda olsa, odanın penceresinden dışarı baktığında bir ağaç görünüyorsa, mevsimleri takip edebilir. Manzarası topkapı sarayının selvileri, lisenin avlusundaki çınar ya da karşı komşunun duvarlarını saçlandıran sarmaşıklar olan herkes, atmosferin derecesini hissedemese bile mevsimin değiştiğini anlayabilme şansına sahiptir. İnsanlar da ağaçlar gibi aynı anda doğup yaşlansalardı, o odadan kalabalık insan gruplarını izleyen biri, mevsimleri değilse de başka bir döngüyü takip edebilirdi. Ayın evrelerine paralel evrelere sahip kadınların dolunaylarından kimsenin haberi olmuyor. İnsan da doğa kadar şeffaf ve anlaşılabilir olsaydı sonbaharın adı sonbahar olmazdı.
5 Kasım 2007 Pazartesi
pers ve polis
Devlet, ırk,dil ya da renk gibi bir kavram değil de tamamen kağıt üzerinde tanımlanmış bir varlık olmasına rağmen, kendisine tabi olanların hayat çizgileriyle kedinin iple oynaması gibi oynayabiliyor. Bence biz ayçiçeği tarlasındaki ayçiçeklerinden birinin içindeki bir siyah çekirdek kadar bağımsızız. Bu ülkede yaşayan bir gencin geleceğinin muğlaklığı, ve istikrarsızlığı ile İsviçre'de yaşayan bir gencin önündeki hayatın bir ajanda kadar düzenli ve belli ve sıkıcı olması ya da İran'da büyüyünce peygamber olmak isteyen bir küçük çocuğun, aslında ondan çok çok yukarılarda birilerinin aldıkları kararlar ile sadece bir yönetimin değil hayallerinin de bir gece de devrilivermesi, tarladaki günebakan ayçiçeğinin içindeki bir çekirdek gibi olduğumuzu gösteriyor. Bir sabah güneş doğmaktan cayarsa, bana kalırsa iltica etmenin de bir faydası yok, çünkü nereye gidersen git bir takım mutabakatlarla varlığına inanılmış soyut bir varlık, senin somut, kimse inanmasa da orada olacak olan varlığını kovalıyor.
Kaydol:
Kayıtlar (Atom)